KONFEDERASYON HABERLERİ

GÜNDOĞDU, İSTANBUL SİYASAL VAKFI`NDA KONUŞTU
Konferansa katılım / 05.11.2009 - ANKARA * BİREYİ KORUYAN YENİ ANAYASA HAZIRLANMALI * PİŞMAN OLDUM DEMESİ GEREKENLER, SÜRECE ZARAR VERİYOR * SİVİL TOPLUM, DEMOKRATİKLEŞME SÜRECİNE KATKI SUNMALI * DEMOKRATİK SİVİL TOPLUM, ÜLKENİN DEMOKRATİKLEŞMESİNE KATKI YAPAR İstanbul Siyasal Vakfı (İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Mezunları ve Mensupları Vakfı) tarafından düzenlenen konferansta konuşan Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu demokratik açılım konusunda, boynunu büküp `ben pişman oldum` demesi gerekenlerin kahraman gibi karşılanmasının sürece zarar verdiğini söyledi. Türkiye`nin ihtiyacı olan yeni anayasanın bireyi koruması gerektiğini ifade eden Gündoğdu, ``İnsanların temel hakları pazarlık konusu yapılamaz. Bunlar doğal haklardır. Yaşama hürriyeti, insan benliğini ve kişiliğini koruma hürriyeti, düşünce hürriyeti ve inanç hürriyeti gibi temel hak ve özgürlükler alanında pazarlık kabu edilemez`` dedi.Gündoğdu, konferansta ayrıca demoratikleşme, sivil toplum-demokrasi ve demokratik açılım konularında görüşlerini açıklayıp Memur-Sen`in bu süreçteki yerini değerlendirdi. Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu "SİVİL TOPLUM" Sivil toplumun Batı`daki gelişimi dikkate alındığında hukuk devleti ve sınırlı devlet tanımlarının öne çıktığını belirten Gündoğdu, ``Hukuk devleti deyince tüm vatandaşlarını eşit gören, bir suça iştirak etmediği müddetçe vatandaşlarını masum kabul eden; sınırlı devlet deyince de devletin toplum yaşamında vukuu bulan siyasal, ekonomik, kültürel ve sosyal alanlara zorunlu kalınmadığı müddetçe müdahale etmemesi anlaşılmaktadır`` şeklinde konuştu. Bu sürece katkı sunması gereken sivil toplum örgütlerinin de taşıması gereken özellikler bulunduğunu hatırlatan Ahmet Gündoğdu, bu hususları ise şu şekilde açıkladı: ``Birincisi çok sesliliğin oluşumunu sağlayan toplumsal farklılaşmanın var olması. İkincisi; toplumdaki farklılaşmanın politika üretebilecek seviyeye gelmesi için gerekli olan toplumsal örgütlenmenin varlığı. Üçüncüsü; Toplumsal örgütlenmelere insanların zorla ya da zorunlu olarak değil, kendi arzularıyla isteyerek gönüllü katılımlarının mevcudiyeti. Dördüncüsü; zikredilen üç aşamanın da `devletten/siyasi iradeden bağımsız olarak hareket edebilmenin sağlanması. Beşincisi ise; Sivil toplum kuruluşlarının gerek miting, sokak gösterileri, protestolar ve grev gibi toplumsal eylemler, gerekse bire bir dirsek temasını gerektirecek şekilde yapması lazım gelen, lobicilik faaliyetleriyle üyelerinin haklarını koruyarak bir baskı grubu olma niteliğini taşıması lazımdır.`` "SİVİL TOPLUM-DEMOKRASİ" Gündoğdu, `İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Mezunları ve Mensupları Vakfı `konferansında konuştu * Türkiye`deki sivil toplum örgütlerinin sayısı ve üyelerinin yeterli olmadığına dikkat çeken Gündoğdu, Türkiye`de sivil toplumun demokratikleşme sürecine katkı sunabilmesi için, bunu önündeki engellerin kaldırılmasını istedi. Bu konuda ilk yapılacak olanın birey merkezli, devletle milleti kucaklaştıran sivil bir anayasa hazırlamak olduğunu dile getiren Ahmet Gündoğdu, ``Esas olan bireydir. Devlet, birey için vardır. Anayasa, bir anlamda bireyi devlete karşı koruyan sosyal bir anlaşmadır. İnsanların temel hakları pazarlık konusu yapılamaz. Bunlar doğal haklardır. Bu çerçevede; yaşama hürriyeti, insanın benliğini ve kişiliğini koruma hürriyeti, düşünce hürriyeti, inanç hürriyeti gibi temel hak ve özgürlükler alanında pazarlık hiç bir şekilde kabul edilemez`` dedi.
"SİVİL TOPLUM GELİŞEREK, SÜRECE KATKI SUNMALI"
Sivil toplumun, içeriğinde isyan kirliliğini barındırmayan sivil itaatsizlikle demokratikleşme sürecine katkı sunabileceğini söyleyen Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, bu yolu da ancak geniş ufuklu, duyarlı ve açık bir yapıya sahip bireylerin oluşturduğu sivil toplumun gerçekleştirebileceğini kaydetti. Gündoğdu, gelişimini arzuladıkları sivil toplumun özelliklerini ise şu şekilde sıraladı:
Devlet iktidarını kontrol eder.
Katılım düzeyini yükseltir.
Demokratik tutumları geliştirir.
Kutuplaşmaları yumuşatır.
Yeni siyasal liderlerin yetiştirilmesi ve geliştirilmesi açısından önemli bir rol oynar.
Siyasi partilerin demokratikleşmesini sağlar.
Bilgiyi toplumun geiş kesimlerine yayar.
Yeni fikirlerin geliştirilerek yayılmasını sağlar.
Siyasal sistemin halka karşı sorumluluğunu artırır.
Sivil toplum, toplumsal hareketin itici gücüdür.
Bireylerin ve grupların kendi gelecekleri üzerinde daha gazçla söz sahibi olmasına yardımcı olur.
Yerine göre devletin gücünü hafifletir, yerine göre devletin müdahalelerini önler.
Son olarak ise, siyasal katılmayı seçimlerin ötesine taşır; bu açıdan demokratik siyasal kültürün edinildiği bir okul görünümü kazanır.
"DEMOKRATİKLEŞME"
Türkiye ve dünyanın temel sorununun demokratikleşememe olduğunu söyleyen Ahmet Gündoğdu, dünyanın en büyük örgütlü kurumu olan, 202 ülke üyeli Birleşmiş Milletler`de bile demokratik olmayan karar alma süreci bulunduğunu söyledi.
Türkiye demokrasisinin de sürekli sekteye uğratıldığını dile getiren Gündoğdu, ``TBMM bugüne kadar bazı zinde güçler tarafından itilmiş-kakılmış muamelesi görmektedir. 10 yılda bir milli irade olan meclis, feshedilmiştir. Bazen de TBMM`nin aldığı karar, Anayasa Mahkemesi tarafından yok sayılmıştır`` dedi.
Türkiye`nin demokratikleşmesi yolunda atılan MGK`nın yapısının değiştirilmesi, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül`ün, MGK`ya ana muhalefet partisi genel başkanının da katılması çağrısı gibi adımların sürdürülmesini gerektiğini kaydetti.
Demokratikleşme sürecindeki en büyük engellerden birinin de terör olduğuna vurgu yapan Gündoğdu, ``Kanla beslenenlerle, şehit kanından rant elde etmeye çalışanların ellerinden bu oyuncakları alınmalıdır. Şehit ailelerini ve gazileri üzecek bir yaklaşıma da izin verilmemelidir. Boynunu büküp, `pişman oldum` demesi gerekenlerin kahraman gibi karşılanmaması gerekir. Bunlar sürece zarar vermektedir`` şeklinde konuştu.
Gündemdeki ıslak imza tartışmasına da değinen Gündoğdu konuyla ilgili olarak da şunları söyledi: "TSK`nın içindeki cuntanın tasfiye edilmesi gerekmektedir. Öncelikli yapılması gereken, ihbarcıyı bulmak değil, ıslak imzalı belgeyi hazırlayanlar hakkında gereğini yapmaktır. Daha sonra da, belgeler doğruysa o subay bulunup, ödüllendirilmelidir. Türkiye, girdiği demokratikleşme yolundan vazgeçmemelidir. Hiç bir kurum, durumdan vazife çıkarıp, demokrasiye müdahale etme girişiminde bulunmamalıdır. 12 Eylül gölgesinde hazırlanan anayasa değiştirilip, kişi ve kurumların görev alanlarını net olarak belirleyen sivil bir anayasa hazırlanmalıdır. HSYK ve YAŞ kararları, yargı denetimine açılmalıdır.``
Altındağ Belediyesi Yunus Emre Kültür Merkezi Konferans Salonu`nda düzenlenen "Sivil Toplum ve Demokratikleşme" konulu konferansa Memur-Sen Genel Basın ve Halkla İlişkiler Sekreteri Halit Ortaköy ve Genel Eğitim ve Dış İlişkiler Sekreteri Ahmet Kaytan`da katıldı.
.