ARŞİV
İnsan Onuru ve Toplu Sözleşmeye Yolculuk
Gereksiz gündemler ve anti demokratik uygulamaların esaretinde enerjisi tüketilen ve böylece bütün dünyanın hemen her alanda giriştiği kıyasıya yarışa dahil olması engellenen ülkemiz, nihayet kendi potansiyelinin, gücünün ve öneminin farkına vararak hızla aradaki mesafeyi kapatma gayretinin hakim olduğu bir dönemi yaşıyor. Geçmişte kaybettiğimiz zamanı telafi etmek ve bu yarışta rakiplerimizden daha hızlı yol almak noktasındaki fırsatları oluşturma eşiğindeyiz.
Ülkemiz ve insanımız için oldukça önemli olan bu hayati dönemin idraki ve demokratik iklimin tesisinde, Memur – Sen Camiası olarak yüklendiğimiz sorumluluklar ve sunduğumuz katkı çok büyük bir değer taşımaktadır.
Devleti koruma refleksiyle donatılan 82 Anayasasıyla uzun yıllar yönetilmek, eğitim, sağlık, ulaşım, iletişim ve adalet başta olmak üzere insanı en temel haklarından mahrum bırakmak, kadim medeniyetlere ev sahipliği yapmış bu ülkeye ve o medeniyetlere değer katan insanımıza ne reva görülecek, ne de rıza gösterilecek bir uygulama değildi. Bu durumu makus bir talih olmaktan çıkarmayı kuruluşundan beri kendisine dava edinen Memur-Sen, özellikle 12 Eylül referandum sürecinde artırdığı Yeni Anayasa ile ilgili kapsamlı çalışmalarına, “Sahadan Yeni Anayasaya Araştırması” ve “Uluslararası Anayasa Kongresi “ ile yeni bir ivme kazandırdı. Bütün bu çalışmaların hülasası mahiyetindeki ve Memur- Sen’ in Yeni Anayasa’ ya dair talep ve tekliflerini içeren “Yeni Anayasa Raporu” nu, başta Meclis Uzlaşma Komisyonu ve tüm siyasi partiler başta olmak üzere kamuoyu ile paylaştı.
2011’ in ilk aylarında gerçekleştirilen Memur-Sen ve bağlı sendikaların kongreleri, teşkilatımız ve bütün üyelerimiz için, yeni heyecanlar, yeni ufuklar ve yeni projeler ile birlikte soylu ve kadim mücadelemiz için yeni bir dönemin startını verdiler.
Mensubu olduğumuz medeniyet ve yürüttüğümüz soylu mücadelenin gereği olarak, hangi coğrafyada yaşandığına ve yaşayanın hangi ırktan, dinden, milliyetten olduğuna bakmaksızın insanlığın maruz kaldığı felaket ve mağduriyetlere de sessiz kalmamayı görev saydık. Hiç tereddütsüz kalbimizi ve gönlümüzü oraya çevirmekle yetinmeyip acıyı paylaşmanın erdemini ve acıyı sona erdirmenin çabasını gösterdik. Bu çerçevede Ramazan ayındaki iftar programlarını iptal ederek bu programlar için ayrılan mali kaynakla birlikte üyelerimizin yoğun katılımıyla gerçekleşen kampanyalarda biriken tutarları, kuraklık nedeniyle açlık çeken Afrika ülkelerine Yardım kuruluşları aracılığıyla ulaştırdık. Bunun yanında Genel Merkez yöneticilerimizi bizzat Somali ve Nijerya’ ya göndererek yardımların doğrudan dağıtımına katıldık ve orada yaşananların yerinde incelenmesini sağladık.
Ekim 2011’ de Van ve Erciş’te meydana gelen depremden hemen sonra, insanların acil ihtiyaçlarının tespiti için Genel Merkez yöneticilerimizden oluşan bir heyeti deprem bölgesine gönderdik. Heyet tarafından hazırlanan rapor doğrultusunda; yardım kampanyası başlatıp, başta gıda ve battaniye olmak üzere ihtiyaçların giderilmesine katkı sağladık. Bu süreçte teşkilatımızın gösterdiği duyarlılık her türlü takdirin üzerindeydi.
2011 yılının sendikal zemin açısından önem arz eden konularının başında hiç şüphesiz Toplu Sözleşme hakkına ilişkin ikincil mevzuat çalışması yer almıştır. Anayasanın 53. ve 128. maddelerinde yapılan değişiklik çerçevesinde yürütülen bu çalışmalar, Kamu görevlilerinin örgütlenmesi ve toplu sözleşme düzeneği başta olmak üzere kamu görevlileri sendikacılığı açısından yeni bir yasal düzlemin oluşmasına aracılık edecektir. Bu yönüyle son derece önem arz eden bu konuda, Genel Başkanımız Ahmet Gündoğdu’nun öncülüğünde Genel Merkez yöneticilerimizin verdikleri mücadele kararlılıkla sürdürülmekte olup 2011’de başlayan bu sürecin, 2012 yılının ilk çeyreğinde adil, doğru ve hakkaniyete uygun hükümler içerecek “Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu” kapsamında gerçekleştirilecek Toplu Sözleşme süreciyle taçlanacağına inanıyoruz.
Hemen yanı başımızda bir süredir katliamlarına devam eden Suriye Yönetimini ve sözde soykırım tasarısını kabul eden Fransa’yı kınamak üzere gerçekleştirdiğimiz eylemler de bir başka duyarlılığımızın göstergesiydi.
Kısacası, hem yerelde hem de uluslar arası arenada pek çok niyetin ve projenin hesabının görülmesine dönük çatışmalar arasında kaybolmaya yüz tutan insani değerlerin bekası, emeğin, hakkın, hukukun tahakkuku, insanı insanca yaşatabilme, özetle, insan onurunu her nefeste yaşayabilen “insan” için verdiği mücadeleyi, 2011 yılında da aynı kararlılıkla devam ettiren, kuruluşundaki temel ilkelere, prensiplere ve değerlere hep sadık kalarak bıkmadan, usanmadan çalışan ve “iki günü birbirine eşit olan aldanmıştır” kutlu sözü doğrultusunda çaba gösteren Memur-Sen Camiasının bütün fedakar mensuplarına ve basın çalışanlarına sonsuz şükranlarımızı sunuyoruz.
(Bu makale, 2011 Basında Memur-Sen Kataloğunda yayınlanmıştır.)
