KONFEDERASYON HABERLERİ

ÜNİVERSİTELERDEKİ SENDİKAL ÖRGÜTLENME YETERLİ DEĞİL
ÜNİVERSİTELERDEKİ SENDİKAL ÖRGÜTLENME YETERLİ DEĞİL Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, şimdiye kadar Türkiye`de en çok haksızlığa uğrayan, özgürlükleri kısıtlanan kesimin üniversite çalışanları olduğunu ifade ederek, ``Bu gerçeğe rağmen, sendikal örgütlenmenin en az olduğu yerler üniversitelerimizdir`` dedi. Eğitim-Bir-Sen Üniversite ve Yurt-Kur Temsilcileri 1. İstişare Toplantısı, ``Örgütlü, Özgür ve Güçlü Bir Üniversite İçin`` sloganıyla Başkent Öğretmenevi`nde gerçekleştirildi. Açılışını Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu`nun yaptığı toplantıda, Türkiye`nin dört bir yanından gelen Üniversite ve Yurt-Kur Temsilcileri görüş ve önerilerini sunarken, Eğitim-Bir-Sen`in bu alanlarda büyümesi ve yetkiye ulaşması konusunda istişarelerde bulunuldu. İki gün süren toplantının açılışında konuşan Ahmet Gündoğdu, sağda ve solda bulunan oluşumların bireyi merkeze almadığını, insanları kategorize ederek, ölümü gösterip sıtmaya razı etme ve yandaş oluşturma gayreti içerisinde bulunduğunu belirterek, ``Başka bir ifadeyle, ya devletçi sola davet ya da devletçi sağa davet anlayışı hakim. Devletçi sola davet, ideoloji üzerinden yürütülüyorken; devletçi sağa davet, havanın daha ziyade dumanlı olduğu zamanlarda devreye giren anlayış tarafından yapılan sendikacılıktır. Akif İnan ve arkadaşlarının ortaya koyduğu anlayış ise, medeniyetimizin değerlerini yaşatmak, bu değerleri bugüne kadar Türkiye`de vakıf, dernek, siyaset aracılığıyla dillendiriyorken yaşanan aksaklıkları, evrensel hukuku esas alıp ILO normlarından yararlanarak daha yüksek dozajda değerlendirme, dile getirme ve dillendirme fırsatını yakalamaktır`` şeklinde konuştu. ``Akif İnan`ın beslendiği kaynak belli`` diyen Gündoğdu, şöyle konuştu: ``Sendikacılık yaparken, insan olmamızdan kaynaklanan, medeniyet değerlerimizden aldığımız sorumluluğu yerine getirerek, hoş bir sada bırakma anlayışını yaşatmaktır amacımız.`` 657 ile prangalanmış olan devlet memurluğu halini sendika yasası ile, ki bu yasayı daha işlevsel hale getirerek, değerlerimize hizmet etmek amacını taşıdıklarını kaydeden Gündoğdu, ``Bunun için biz Türkiye`nin en önemli sorununu, eğitim ve demokratikleşme bağlamında, eğitim sistemindeki kök sorunları çözmeden bu ülkenin vatandaşlarını demokrat olarak yetiştirmenin mümkün olamayacağı gerçeğini, demokratikleşmede olumlu adımları atamadan da eğitim sistemini ideolojilerden, dayatmalardan, 12 Eylüllerin, 28 Şubatların dayatmalarından kurtaramayacağımız bilincini marifet-iltifat dengesiyle ele almalıyız`` ifadelerini kullandı. Eğitim sistemindeki altyapı-üstyapı sorununun yıllardır yaşandığının altını çizen Gündoğdu, sözlerini şöyle sürdürdü: ``Burada çoğunluğu oluşturan üniversite temsilcilerimizle birlikteyiz. Eğitim-Bir-Sen olarak en çok uğraş verdiğimiz ancak karşılığını en az aldığımız alan üniversitelerdir. Niye? 1924 Anayasası, `Hâkimiyet bila kaydu şart millete aittir` sözü Meclis eliyle yürütülür demişken, 61 ve 82, bilhassa YÖK`ü kuran 82 Anayasası`nın bürokratik oligarşiye fırsat vermesiyle oluşan baskı, üniversitelerimizde gerek akademik özgürlüğün gerekse sendikalaşmanın önüne bir set çekmiştir. Eğitim çalışanlarının örgütlenme oranına baktığımızda, Milli Eğitim`de sendikalaşma oranı yüzde 55 iken, üniversitelerde bu oran yüzde 15`leri bile bulmamıştır. Öyleyse bunun tespitini iyi yapıp, ötekinin hukukunu da gözeten bir anlayışla yeni başlangıçlar yapmalıyız.`` Gündoğdu, Akif İnan`ın bıraktığı sendikal anlayışın sadece ücret sendikacılığını kapsamadığını, bununla birlikte insanımızın dertlerini, sorunlarını dert edinerek hizmet sendikacılığını da içerdiğini dile getirerek, ``Üyelerimizin haklarını savunurken, emeği ve özgürlüğü de elbette önemsiyoruz. Emeğe ve özgürlüğe, içerde ve dışarıda kastedenler, kim olursa olsun, karşılarında bulacakları kurum Eğitim-Bir-Sen`dir, Memur-Sen`dir. Biz sendikal manada tarafsızız ama konu emek ve özgürlükse, tarafız ve taraf olmak için sendikacılık yapıyoruz. Onun için bütün mevzuatlardan beklentimiz; mevzuatlara göre insan oluşturma anlayışı değil, insanlara, insanın değerlerine, insanın yüceliğine göre mevzuatın oluşturulması anlayışıdır`` değerlendirmesinde bulundu.
Eğitim-Bir-Sen olarak bu ülke için hedeflerinin tam demokrasi olduğunu ancak bunun önünde engeller bulunduğunu anlatan Gündoğdu, ``Bunların başında ise Anayasa gelmektedir. Bu Anayasa ferman anayasasıdır, 12 Eylül Anayasası`dır. Bu Anayasa milleti tokatlamaya müsaade eden bir Anayasa`dır ki, ülkemizin bundan kurtulma mecburiyeti vardır. Özgürlükleri genişleten, emeği saygın kılan, insanı yücelten bir Anayasa`ya ihtiyaç bulunmaktadır. Bunun yanısıra çeteler engel, Ergenekon Çetesi engel, Ergenekon`a ev sahipliği yapanlar engel, Ergenekon`a sponsor olan işçi sendikaları engel, bunlara avukatlık yapan siyasetçiler engel. Biz diyoruz ki, arkasında kim olursa olsun, ucu kime dokunursa dokunsun, Ergenekon Çetesi`nin üzerine sonuna kadar gidilsin. Bu ülke artık kirlerini topyekûn atmalıdır`` diye konuştu.
Gündoğdu, Türkiye sivil toplum hareketinde Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen`in bir milat olduğunu sözlerine ekledi.
Toplantının son gününde ise, katılımcılar başta Beypazarı olmak üzere Ankara`nın tarihi mekânlarını gezdiler.
.